Popüler Yayınlar

15 Eylül 2014 Pazartesi

dağlanmış kafamda
uzanan yollarla
yürüyorum zamansızlıkta
kalpler beni çağırıyor
yüzüme hasret kalmış yürekler
dumansız bakan gözler
kirlenmemiş yüzler
...

17 Mayıs 2014 Cumartesi

Kendimi görebilir miyim
puslu bir camın içinde
gözlüklerim masanın üstünde
kalbim çekmecede
günahlarım boynumda ..
dar kapılar sokağa bakarken
kim girebilir içeriye
kim dokunabilir kolsuz duvarlara
sen yürürken
arkanda yüzlerce kişiyle
oysa benim odam
sadece senlik ...

27 Nisan 2014 Pazar

uzun bulutlar yaklaşırlar
sessizce duvarlara
çatlak kararmış betonlar
kulakların izasında
tanınmış kelimeler
belleksiz boşlukta
kalemler sadece silerler
siyah uçlarıyla. .

6 Mart 2014 Perşembe

sessizlik düşer Arş'dan
yıllar sürer durmadan
yer gök parçalanır
evler ağaçlar boş odalar
çığlıklar içinde boğulurlar
sığınaklar kurumuş otlara benzer
alevler büyütür karanlığı
her şey yabancıdır
herkes kördür acımasızca
küçük çocuk güler oynar ağlar
tek başına dolaşır
falezlerde kanyonlarda
güçlüdür dimdik durur
korkar bilmeden deli gibi
korktukça büyür
büyüdükçe unutur
sessizlik bozulur saflık çıkar ortaya
öfkenin arkasından gelen umutla

23 Şubat 2014 Pazar

kuru yamaçlar mavi
ıslak tenin uyuşuk
karabasan bulutlar
tablosuz işlenmiş ufukta
yol bakımda kapalı
araçlar enerjisiz
ellinde küllerle nereye gidiyorsun
besinsiz kalmış hangi bitkiye

15 Şubat 2014 Cumartesi

bakışlarım senin yanında
önemsiz haberler ver bana
gülümseyerek dinlemem için
açılan yollar ver bana
yorulup ölmemem için
yardım et kırmam için
siyah duvarlarımı
teninde ruhunun kokusunu
dudaklarında kalbinin sıcaklığını
ver bana
yıldızları elimde tutmak için
her koşunun sonunda
güzel bir gülümseme ver gözlerinle
güney yönündeki yıldızım
seni her zaman hatırlamam için
koyu bir ırmak gölgesiyim
akışım belirsiz karmaşık
geriye mi gidiyorum
yoksa daha geriye mi
beni tanımıyorum
korkutuyor yapacakları
gözlerimi sımsıkı kapatıyorum
görebilmek için
saf ve lekesiz karanlığı
uzun çocukların ellerinde
kolları alınmış bulutlar
kanları alınmış damarlar
parlaklığı yerinde
her geçen havada
biraz daha dağınık
biraz daha kaybolmuş

10 Şubat 2014 Pazartesi

ağır adımlarla takip ediyorum balıkları
kumsalın karanlık yoluda
zaman yıldızların uçlarına takılmış
yapraklar kapıları kapatmış
tünellerin birleştiği yerde
kumlar toplanmak için dalgaları beklerken
elimde fincanım karanlık geceye bakıyorum
temiz bir rüyanın özlemiyle
evin yolunu göster bana
yemek için geç kalmamalıyım
yanımda hediyem var
boş bir kutu
ne kadar büyük bir bilsen
taşımam için gereken
gizlediğin baş parmağın
pencereyi göster bana
alt kata sarkmam için
saf gözlerle bakma
alt katı biliyorsun
tırnaklarımı yediğim katı
ışıkları göster bana
saçma sapan ışıkları
beni sakın aptal sanma
ve ışıkları yükseltmeyi kes
anlamazlıktan gelme
sadece ışıkları göster bana
yüksek voltajımı akıtmam için

1 Şubat 2014 Cumartesi

bağlarım bulutlara bağlı
uzun izlerin peşinde
nefes almakta zorlanan kalbim
ellerim ancak tutabiliyor
boşluktan bunalmış gökyüzünü
keskin ayaklar
körelmiş eller
sadece gitmek
kaçmanın başka bir ifade şekli

16 Ocak 2014 Perşembe

kırık bir sandalye güven
var oluşundan beri
tekrara girmeyeceğim hiç
hiç in içinde kaybolacağım sadece
kırık sandalyeme oturup
sevgim itirazım öfkem
belki bir umut çocuk masalı
kırık sandalyemde oturacağım
elimde kalıbı alınmış kalemimle
tazı ayaklar koşturur
rüzgarın görünmeyen hızıyla
kumlar tepesiz düzlüklerde
savrulur belirsizlik içinde
dolabın kapağını ancak sen kapatabilirsin
eski eşyaları kurtarmaya çalışmadan
sinek kanatlarımız görünmezler
şeker kokusunun sarhoşluğunda
burayı açabilirsin
beklemene gerek yok
elini uzatabilirsin

kör kuşların gözleri
kırar camların kollarını
izinsiz açılan çizgiler
eğri bir doğrunun izinde
boynum koparılmış
beynim yersiz yurtsuz
ters adımlarla biriktirdiğim
solmuş duygularım
koparırlar geleceğin kokularını

9 Ocak 2014 Perşembe

vaktin kırık kanatları
ellerin hızının çılgınlığı
güç nedir ki
çürümüş bir sonun karşısında
uzun bacaklar fetheder
gömülecekleri bataklığı
akrep gözle görülmez hızında
kandırır bizi sanki duruyor gibi
karanlık dalgalar çarpar
terk edilmiş odama
tavandan akan çan sesleri
besler kızarmış kulaklarımı
parmaklarım çatlakları izler
bulabilmek için ıslak ellerini
burnum rutubetin içinde arar
hayalinle dolmuş odamı
bakarım kırık camdan
kırık caddeye kırık hayata
her aralığı kollayan soğuktan
çekerim bütün varlığını içime
ellerimin tuttuğu sessizlik
uçup gitmek ister
ben sıktıkta boğulur hayat
nefes almak kayıplarda