Popüler Yayınlar

31 Ağustos 2013 Cumartesi

çıkamayacağız belki de
kapalı beyinler hazırlıksız
damarlar şüphe içinde
bulut kümeleri
tonlarca ağırlıkta su
yarın için masmavi bir gökyüzü
hangi su durabilir ki
kurumuş kızgın kumlarda
bilmiyorsun yorma kendini
parçalanmayı bırak
özgür mü olmak istiyorsun
kapat o zaman aklına giden elektriği
kar beyaz bulutlar
altında uçan kuşlar
güneşten koridorlar
kalbimi açsam
koysam önünüze
bir damla yağmur
serin bir ışık
güzel bir ses verir misiniz
gece sokaklarda uyuyan çocuklar
usulca gelip kıvrılsam yanınıza
uykunuza beni de alır mısınız
karanlıkta derin uykularında
sonsuz sessizlikte ki sizler
bana da gösterir misiniz bir yol
öylece duruyorum
neredeyim kimim bilmiyorum
şimdinin sonsuzluğunda kayboldum
şimdi şimdi ..........
ne sesler var
ne görüntüler
düşen her şey yok oluyor
öyle durgun ki deniz
bir salın içinde
kimseyi beklemeden duruyorum
konuşacak kelimeleri unuttum
bakmanın amacını kaybettim
dokunan parmaklarım hissiz

29 Ağustos 2013 Perşembe

bir tarafta mezarlar
bir tarafta köpekler
istediğin tarafı seç
sıkıca sarıldım sana
ve senle yürüyeceğim
yolumuz kafa sıkıştırıcı
olsun sen yanımdasın
yanımda kollarımda...
butona bas
kutular hazır
içleri boş
gözler takipte
koruyucular etrafta
ellerinin terini silme
telefona bakma
yüreğin sıkışsın
bırak bekleme geçmesini
listeler sonsuz
hayali hayatlar sonsuz
yapılacaklar tarifsiz
ayakların ne kadar yer kaplıyor
ellerin ağaçlardan büyük mü
nereye baktığını bilmeyen gözlerin
kapsama alanını ne zaman öğrenecek
dumanları izlemeye devam et
oradakalmak heycanlı
şaşkınlık diz boyu
sandalyeler hazır
birer bacakları eksik
ben oturacak değilim 
yoruldum düşmekten
acılarla örülü kibrim
öfke körükler ateşini
öyle olurum ki
tanrı bile bu kadar
kibirli değildir
içimde cehennemler yanar
önümde zebaniler diz çöker
melekler yalvarır
hiçbirinin yüzüne bakmam
o kadar büyürüm ki
dağlar küçülür
dünya küçülür
evren kaybolur gider
bütün gücümle tutunmaya çalışırken
bu boşluk neden
kim var neresi var
acımasızlık öfkeler aldatmalar
ne kadar gülecek yüzüm
ne kadar dileyecek kalbim
önünde saygıyla eğildiğim
o şanslı insanlar
bana da öğretir misiniz
bu işin sırrını
büyük kurtuluşun yolunu
kırmızı tuğlalara hapsoldum
nefesim karıştı
şimdi gelecek geçmiş
o kadar tembelim ve umudum kırık ki
ne kadar hızlı yüzebileceğim
karşıya geçmeye gücüm var mı

28 Ağustos 2013 Çarşamba

çatısız kapısız bir evdeyim
eşyalar bahçade
çekmeceler açık
yazdıklarım rüzgarda savrulmuş
karanlık mumlar yakıyorum
aydınlık girmesin diye ruhuma
rüzgarın sesi ne kadar güzel
bir umut doluyor içime
sanki ruhumu serinletiyor
bilmiyorum sadece sadece
gözlerim ağrıyor
sormak öyle yorucu ki
pazarlıklar sonuçsuz
öfkem gururum güçsüz
böyle mi olmalıydı
evet belki böyle olmalıydı
acıyan ne böyle
geride kalan gözyaşlarımla
unutmaktan korktuğum
tutulmayan sözler
kırılan kalbim
küserek ağlayan çocuğum
büyümek ne kadar korkutucu
zaman akıp gidiyor
artık durdurmaya gücüm yok
hayaller dilekler uzaklaşmakta


27 Ağustos 2013 Salı

güneş arkamızda
özür dileme
öylece devam et
aynı taşa takılma
yolu kontrol etme
dağları aşacağız
güzel bir tebessümle
acılar yerlerinde kalacak
hiçbir şey yüklenmemize
kendimizi bağlamamıza
izin vermeyeceğiz.....
ruhunu arıyorsun
çok uzaklara gitme
hep burada
benimkinin yanında
onlar işini bilir
Bizim gibi değiller
korkuları beklentileri yok
her zaman anda ve dinginler...

26 Ağustos 2013 Pazartesi

tanrım inanıyorum sana
bilsen ne kadar zor bu
inanmak bilmek var olduğunu
çaresizce beklemek seni
kavuşmak için sana
ölümü dilenmek senden
ben kayboldum
nerdeyim kimim ne yapıyorum
kamburlarım ağrıyor
canım çok yanıyor
ben mi koydum bunları
ben istedim
ben istedim sevmeyi güvenmeyi
arkamı yaslayıp
benimde tanrım var
o bana yeter demeyi
olmadı hep hep hayal kırıklığı
diyorlar ki tanrı seni bağışladı
o yüzden buradasın ve yaşıyorsun
ya ben ne zaman bağışlayan bileceğim
ya ben ne zaman o yer de olacağım
bana nasıl hesap soracak
bana nasıl sorumluluklarımı soracak
ben bu kadar öfkeli ve terk edilmişken
ve kızmak için o günü beklerken
….........…
güler yüzlü tanrıçalar
mastürbasyon yapan tanrılar
yıkıcı gelgitler
işleyecek surat kalmadı...
şeytanlardan sıkıldım
melekler nerede.?
zayıf değilim
güçsüzüm kibrim yerinde,,
kaktüsleri hazırla
tütünüm çantamda
Kan içmeye gideceğiz
kanarak coşacağız
bilmeden göreceğiz...
yollar çok uzun
ömrümüzden çok daha uzun...
çok güzel bir ağaç biliyorum
onun altında bekleyeceğim seni.
müzik tüylerimizi diken diken yapsın
kulaklarımız kızarsın
aksın içimiz bırakalım
sorgusuz kontrolsüz
yalnızca hissedelim.
hey sen geride kalma
hey sen koşma ...
endişelenme korkma
inanma kendine
ben kayboldum
cansız pencerede
nefesim o kadar derin ki
sesler sesler sesler ...
eşyaların hazır
ayaklarım çıplak
sırtında kocaman yükün
vücudum çıplak
ruhun lağımlarda
ruhumu soydum ve öldürdüm
kayıplar,ekmek kırıntıları
tahammülsüz, kusurlu motorlar
kinim intikamım tabancam
geliyorum sallanmaya...
patlayan şişeler
dök yüzüme ışığını
annenden bahsetme
işimi sorma
kaybolmaya gel yanıma
kusmaya gel yanıma
dimdik yürüyelim
hiç yapamadığımız gibi
ağlayalım beraber
içinde acı olmadan
deli gibi gülelim
içinde mutluluk olmadan
kaldırıp atalım
bütün isimleri sıfatları beklentileri
öylece salınalım
rüzgarda kuru yaprak gibi...
sen sevdiğim karanlık
görüyorum parlaklığını
korku mu? hayır
aksine deli bir zevk...
ulaşılmaz değilsin
kaybolacak da değilim
ağlamaya hiç gelmedim
içine akmaya geldim
coşkulu büyük bir zevkle
yüzün kızarmasın
ben bıraktım ıvır zıvırları
putları yaktım yolumu bulmak için.
gözlerimin içine bakma
odaklanma sorunum var
sadece içime bak
benim baktığım yer orası
karanlık mesafesiz...

19 Ağustos 2013 Pazartesi

hava soğuk,
karlı fırtınalı...
pencerem açık,
kapım açık,
üzerimde ince bir battaniye.
kırlangıçların çığlıkları,
bulutların korları,
yüzümdeki yarı saydam maske...
kalbimdeki yüzler,
kayıp çaresiz imkansız.
yürümek yürümek ,,,
yeni yollarda
çembere takılmadan.
adımlarımı bir düzene sokmak
ne hızlı ne yavaş
oluşa bırakıp rahat etmek.
bol bol oksijen
suyla ve havayla takılmak
ateşe ara sıra göz kırpmak...
torosların en tepesinde,
dimdik ve dinç,
kendimden emin kar deliğine inmek.
gitmek mi istiyorsun?
tamam,durma..!
gelmek mi istiyorsun?
yollar bozuk,karanlık.
gözlerim kör,
ruhum aydınlık.
kollarım ağrıyor,
kalbime omuruma
giden damarlar tıkalı...
bir ev mi istiyorsun?
durma...
bir posterde ben koyarım,
yıpranmış...
yaşamak mı istiyorsun?
durma...
yaşaman için gereken akıl bende.!
ölmek mi istiyorsun?
dur!!!
beni bekle,
hiç olmadığım kadar,
yanına geliyorum.

18 Ağustos 2013 Pazar

melekler ipler uzatır cennetten,
şeytanlar merdiven uzatır cehennemden,
gel derler gel
yetmedi mi bu çölde
                   bu ıssızlıkta
aç susuz.  Kimsesiz yürüdüğün...?
akreplerin yılanların zehirlemesi,,.
her uzandığım ip zayıf,
her inmeye çalıştığım merdiven çürük.
gökten yerden gelen dalga geçen gülüşmeler.
başım kaynar boynum gergin,
anka lar gelir
sayıları azalmış
çoğu yok olmuş kaybolmuş,
gelenler oldukça bilge
öğrenmişler anka olduklarını.
alevlerini üzerime dökerler
gözyaşlarıya serinletirler kafamı ...


16 Ağustos 2013 Cuma

gece zifiri karanlık,
yıldızsız kopkoyu...
sessiz ıssız,
nefes almak zor...
yürümek sadece yürümek ,,,
ne kadar tatmin edici
attığım adımların kaybolup gitmesi...
ince bir ipe bağlıyım
yüreğim dingin,
korkusuz boş vermiş.
kapı aramıyorum...!
gözlerim kapalı nefesim kesik.
dinginlik içinde,
düşüncelerimden bağımsız,
öylece akıp gidiyorum....
hayaller,dilekler,beklentiler,,,
her göz kırpan yıldıza
sövüp sayıyorum,
bozdukları için gecemi.
tanrım affet affet
sen ki burda yoksun
ben varım
benim koyu gecem
huzurum dinginliğim
en büyük aşkım lanetim.



14 Ağustos 2013 Çarşamba

anlamsızlık!!!
anlamsızlık!!!
anlamsızlık!!!
.........
noktalarnoktalarnoktalar
anladım.evet olabilir!
ünlem !!
yok olmayacak,,,
virgül
düşünme arası
hımmmmm
offffffff
of mu?
yaa s... ama..
ANLAMSIZLIK
eyvallah o zaman.

13 Ağustos 2013 Salı

adlarını öğrenince erişmiş,
başka yollara koyulmuş,
kahkahası göz yaşlarıyla bir olmuş...
kaşlarını düzelten parmakları,
boşluğa bakan gözleri,
uydurma kesişmelere gömülmüş...
korkmuş uzun zaman alan duygulardan,
öğrenmiş tecrübeyle;
ne kadar sıkılgan olduğunu,..
aslında bilmediği!
kendisinin o olmadığıymış...

11 Ağustos 2013 Pazar

kara deliklere dalmayacak artık ruhum...
evrende gezinirken,,
kum saatinin bitmesini beklemeyecek,
ayağını sallayarak.
bir çöp de olsa,alıp koymayacak
o derin boşluğu doldurmak için.
etrafı çevrilmişken;
karanlıkla,ateşle.,,
kollarını yana bırakıp
düşürecek güneşten kılıcını.!
diyecek ki:
pes ediyorum...
hazırım işkencelerinize...
işte o zaman,
hissedecek ve bilecek!
girdiği savaşın galibi olduğunu...

10 Ağustos 2013 Cumartesi

neler gördüm neler...
ne kafalar yaşadım..!
tanrıyla konuştum,
şeytanla pazarlık ettim.
kaç defa öldüm öldüm..
en sevdiğim yerim bir kaya mezarıydı,
kanyonun derinliklerine bakan.,,
İran o kutsal ülke
hatırlarım mezarlıklarını
benimde vardı bir mezarım orda...
derdim hep kalmadı bir şey
artık ışığın sesin oturup dinlendiği
anlamın ipinin çekildiği yerdeydim...
şimdi ne oldu bana ...
canım neden acıyor bu kadar?
kibirli acılarım ne kadarda zavallı kaldılar...
bu eller kimin böyle yüreğimi durmadan sıkan?

9 Ağustos 2013 Cuma

küflü kılınçlar;
kanım siyah,
dilim sıcak.
yeni dökülmüş asfalt;
jiletten şezlonglar,
yanmış motor yağları,
cennetten koruyucu.
en iyisi beton bıçkısı,
gölgelik olarak...
boynum kollarım göğsüm,,,
timsah derisi.
sivilcelerim arı iğneleri.
ayağımda çorap,
üzerine kaynar salep,,
çıkart çorabımı tanrım,,,


7 Ağustos 2013 Çarşamba

harlanmış ateş,
usta bir demirci:
Tanrı.
yüreğimi bırakıyorum O'na
çekici elinde,
döv döv döv ......
her soğuduğunda yine ateş.
her yandığında yine su.
korkuyorum dağılıp gitmekten,
usta demirci Tanrı:
korkma korkma ..
bırak kendini.
işim bitince memnun kalacaksın.
karbondan melekler,
kırılgan şeytanlar,
bakır bir vadi..,
eğim ve ateşin oranı
ve ve ...
akıp giden ben.
yolumun geçtiği yerler kalabalık;
ilahlar,cinler,insanlar.
fanusun içinde,kendi işlerinde.
dimdik yürüyorum;
gözlerim yerde,kaşlarım çatık.
parmaklarımdan akan cıva,
Tanrı'ya satılmış bir ağaç...
iklimsel sıkıntılar,
sıkıcı gündüzler,
ne kadar zor,karışık..;
gün ışığında,
bir aynanın karşısında,
kendimi görebilmek...

4 Ağustos 2013 Pazar

kuru ve sıcak ellerim,
bulurlar yolunu.
korkmasın yüreğin!
akıl büyülü,korkunç olsada,
aşk halleder hepsini.
güzelim güzelim
ne kadar tatlısın...
bırak kendini bana,
kapat gözlerini,
yanındayım içindeyim.
zamanı merak etme,
parayı dert etme,
düşünme ikimizden başkasını
gideceğimiz yerde yok hiçbirisi.

topuklarım yanıyor,topuklarım...
yolculuk tılsımlı,
kıvılcımlar taşıyor,taşıyor...
kurşunlar büyülü,
bedenimi izleriyle yaşatıyorlar.
yatayım,,sırtım açık-
göğsüm açık.
erimiş kar suları döküyorum___
rahatlık,,akımın sürekliliği...

3 Ağustos 2013 Cumartesi

Köklerrrr..,,
valfi açık beynimin,
cezası önceden hazır ve bitmiş.
konuşmak yasak,susmak yasak.
bilmeyenlere taze bir nefes,
kaybolanlara hafif bir tebessüm.
yalnızca yansız yalın,
arınmış olmak arınmış...
Işıklar vurur yüzüme
gözlerim nemli,yüzüm yağlı,dudaklarım kapalı...

çölde kum sayanlar,
parçalanmış camları birleştirenler,
karanlık girdaplarda çizilen çember..
devamlılığı bitimsiz.
arkadan yürüyorum,
süreğen bir takipte...
bekleyenler yok,duranlar yok,
soranlar yok,bilenler yok...
arayıp duranlar bulamayanlar,
Bulanlar ise girdabı takip edenler...
akşamın sıcağı mı yakacak olmazları
yoksa ellerinin serinliği mi?
beklemek ne kadar zor,
ben ne kadar yorgunum.
yanıma geldikçe;
ben duruyorum,
sen gidiyorsun,
biz kayboluyoruz.
olmazlar olurdu,
olurlarda kaybolmasaydık...
kuru çam iğnelerinin sesleri,
mor zehirli dikenler...
bir arı kovanın başında,
zamanın çaresizliği
mekanın güzelliği
bütünlüğün sarhoşluğu...
yaşam ahh...
nasıl da kandırmayı biliyorsun beni.

1 Ağustos 2013 Perşembe

TESLİM!!!

yağmur sonrasında;tertemiz,bulanıklıktan arınmış olarak bulutların arasından doğan güneş...ruhumu dinginleştiriyorsun.ışınların o kadar berrak ve serin ki...kabuklarım,pütürlü ruhum,terli ve soğuk ellerim,durmadan salladığım ayağım akıp gidiyor...nar çiçeğindeki yağmur damlaları ve onlara vuran ışığın ne kadar da doygunluk veriyor.dudaklarımı ıslatıyorum ve tamamen teslim oluyorum.kırlangıçları izliyorum nerde bir gök boşluğu bulsam.kulaklarımın duyumu sadece onların cıvıltılarına ait.yaşamı ittirmek,vurdurmak,yolun bitmesini sabırsızlıkla beklemek...istemesemde bir yola çıktım.ve iyi ki çıkmışım bu yola diyorum!kendimi yolun yaratıcısının ve onun ayarladığı vasıtanın,şöförün güvenliğine teslim edince.