Popüler Yayınlar

29 Eylül 2013 Pazar

yürüyüş yollarının uzunluğunda
nemli karanlığın sızısı
zamanın gözleri doldurur
en derin yalnızlıkları
sevgi ışığıyla büyütür
öfkeden kızarmış çiçekleri
bayatlamış çamurlar döküldükçe
cevher çıkar ortaya
O göz alıcı parlıklığıyla

boyası kabarmış kapıların önünde
yüzümü güneşe çeviriyorum
taze koparılmış sıcaklığın
damarlarımda dolaşıyor
göğsümdeki ellerin
gözlerindeki derin kayboluşum
ruhsal sevişmelerimiz
temizliyor düşüncelerimizi
boşluk zamanın yanılsaması
ilizyonlardan uzaklaş benimle
her sözcüğün yükselişinde
kokun kusursuz korkusuz
kabarmış denizin çoşkusundan uzak
sakin akan nehrin serinliği
kamaştırıyor tenimi

25 Eylül 2013 Çarşamba

kırmızı dağlara asılmış
kökleri sağlam ağaçlar
sonsuz bir doğumla çoğalan bebekler
balıkların beslediği evren
duraklarda toplanan kuyruklar
patlamanın ardından gelen can sıkıntısı
toparlanmak yorucu...
basit cümleler kırılınca
plastikler aradan çıkınca
sen bakarsın ve ...
konumlar merkezler gerçekler yalanlar
her şey ama her şey
kavgalar savaşlar en ciddi konular
ve sen bakarsın ...
kazananlar kaybedenler
tanrılar tanrıçalar tiranlar
sen bakarsın ...
hepsi ama hepsi yok olur gider
mahkumlardır yok oluşa
secdeye kapanan da secde edilende
belki bizde yok olacağız
bedenimiz düşüncemiz
sadece aşkımız kalacak
bir cevher gibi sonsuza kadar
bir çatının üstünde
gökten inen dolular
betonun üzerinde patlayan sesler
homurdanan gökyüzü
içimde yırtılan bulutlar
tokluğun öfkeli sesi
anın muhteşem öfkesi
adımların takip ediyor
ağaçsız korumasız
koyu bulutları...
tabureleri kaldır durmadan
seninle oturacağım koltuğumuzda
biletler hazırlanınca
bütün her şey hazır
sen ellerini yolla
bende yolluyorum yüzümü
gözlerin yol gösterecek
gülümsemen güç verecek
ne kadar koştuğumuz önemli değil
nereye gideceğimiz de
sadece bütün olmak seninle...


18 Eylül 2013 Çarşamba

sessiz bir merkez olsam
öylece dursam bakmadan
görmek ne demek
gerçek hayal ne demek
duygular ne işe yarar peki
sesler uzar mı
ışık bekler mi
anlatamadığında kaybolur musun
göğsündekini bilir misin peki
o elleri görür müsün
karanlıkta arkandan uzanan
bir uçurumun kenarında
en yüksek sesinle
kesik kesik bağırır mısın
sıcak koyunlarda en ağır
ihanetlere uğradığını hisseder misin
........
uzakta mı kalacaksın
yolun karşısında mısın
karlara dikkat et
altları uçurum
güneşten kaç
vadinin derinliklerine
kızarmış kayaların
durmayan çözülüşünde
ıssızlığı seyret
kendini görmek için
aynalara bakmayı unut
sadece bana bak
boşluksuz mesafesiz
karanlık bir nehirde
koyu bir sepetin içindeyim
sonsuz çağlayanlardan dökülüyorum
her yere çarpmamda
tekrar tekrar toplanıyorum
derin bir yalnızlıkta akıyorum
çıkmaz kanyonlarda boğuluyorum
nefesimin kesildiği yerde
ne bir el ne bir nefes var
karanlık bir öfkeyle sıçrıyorum
ve her sıçrayışımda
gömülüyorum en derinlere
o kadar soğuk ki ruhum
dokunduğu her şeyi donduruyor
içinde hiçbir sıcaklığa izin vermiyor



14 Eylül 2013 Cumartesi

zulalarımın koynunda uyuyorum
zamanın durağanlığında
ben hep aynı kalıyorum
durdukça uyuyorum
uyudukça çocuklaşıyorum
kafesler o kadar güzel ki
çaresizlik içinde
açılan kapılardan giriyorum
hep dur artık büyümen lazım
dediğimde
şuursuzluk içinde kayboluyorum

11 Eylül 2013 Çarşamba

altı delinmiş ruhlarımızı
aşk belki doldururdu
sadece kısa bir süre için olsa da
kabullenmek ne kadar zor
öfke ve acı içinde kıvranırken
ellerimin içine alsam
usulca saklasam kalbime
kimse görmese dokunmasa
kimse canını yakamasa
bende gelsem yanına sonra
gereken vedaları yaparak
gülsek sevişsek sarılsak doya doya
sadece bana baksan
ben de sana baksam
gözlerimizdeki bütün çapakları atarak

8 Eylül 2013 Pazar

elma çekirdekleri atıyorum
orkaların yüzgeçlerine
kızgın yağlı tellerle eşlik ediyorum
balinaların çığlıklarına
her havaya vuruşumda
serçe parmağımla karıştırıyorum
bir tutam tütünle kaynatılmış vodkamı
tüylü tırtılın vücudunu saran
buz kristallerinden kılıçlar
her kısa mevsimin
çoşkusunun ardından gelen
ses hızını aşan fırtınalar
tutunamayacağım yerlere sürüklüyor
çam ormanını çevreleyen derede
tarım ilaçları kanlı pamuklar
birbirine saldıran kurbağa yavruları
çamura öylece gömülüp
yayın balıklarının boğaz yolunda
hayatın anlamı bulup aydınlanıyorum

7 Eylül 2013 Cumartesi

ayaklarımın üstündeki cıva tabakası
yukarıya doğru akan bir güneş
soğuk bir boyun ağrısı
her adımımda hissettiğim ağırlık
damarlarım şiş ve kullanışlı
karanlık bir oda ve idrar kokusu
en ciddi meselelerde
abi sen devam et eyvallah
kulaklarıma çarpan dalgalar
kumların içinde kaybolan olimpos
derin bir nefes veriş için duyduğum
en derin maddi sıkıntılar
odaklanmamın kusursuzluğu
yürüyüp gitmemin acımasızlığı
çöp kovasının yanında
bir çingene çocukla oturup yemek yemem
kırılan bira şişesinin nedenini
felsefi boyutta sorgulayan aydınlanmış kişi
sarı ıslak loş sokak lambalarının altında
anglosakson bisikletimle yaptığım ruhsal yolculuk
sadece bildiğim ama anlamadığım hayat
belki uzunca konuşursam
yeteri kadardan daha fazla saçmalarsam
çıkmayı düşündüğüm yolculuk
ahhh her kimsen kimsem
ışıkları o kadar yükselt ki
o her şeyi gören saf gözüm
kör vadilerde kaybolsun
sesleri o kadar yükselt ki
sansürsüz duyan kulağım
yankıların içinde boğulsun
o kadar aşık ol ki
öfkeyle dolan aklım
ektlerden çalışmaz olsun

6 Eylül 2013 Cuma

uyuşuk elimdeki karıncalar
derin kazın derin derin
aklımın ilerleyen yolunda
tek yakıtım verdiğiniz acı
en güzel yalanlar tatmin etmezken
en haklı öfkelerin çıkmazında
sadece gözüm kapalı yürüyebiliyorum
her defasında bir çukur için dua ederken
güzel seslere ilerliyorum
deniz kızlarının dayanılmaz iştahına rağmen
ben suda nefes alamıyorum
susuzluğumu tuzlu su kesmiyor
her seferinde daha fazla suya hasret kalıyorum

4 Eylül 2013 Çarşamba

paspasın altına sakladığım
kırık oyuncaklarım
hangi kapısız eve aitsiniz
ayaklarıma dolanan şifalı dikenler
gölgeleriyle serinleten ağaçlar
yüreğimi kaldıramıyorum
kum dalgalarının içinde
görünen kaybolan serabım
tutacak mısın kalbimi
kimseler olmasın
hiç kimseler
sen ve ben de olmasın
sadece yıldızlarımız olsun
seninki parlak ve büyük
benimki sönük ve belirsiz

3 Eylül 2013 Salı

geçmişten gelen karanlık eller
her maskeyi takıp tutarlar ayaklarımı
öyle güçlü ki tırnakları
bir adım atmak bir nefes almak
kısır döngünün içinde
başımı kaldırıp önüme bakmak
felç geçirmiş beynime
güzel bir düşünce katmak
ne kadar güçlü hissetmemde
bataklığın içine gömülüp kalmak
bunlardı hayatım yalnızlığım
başka ne anlatabilir ki
şimdi güzel gözler görüyorum
ışıl ışıl parlayan
aydınlıklarıyla umut veren güç veren
kendimi bıraktığım yol ortasında
yanımda benimle yürüyen
kendi yollarını anlatan
şimdi ışıldayan hayatlar görüyorum
enerjileri umutları sevgileri olan
şimdi kendimi görmeye başlıyorum
eskisi ne derse desin yoluna devam etmesini bilen